Zerdeçal’ın faydaları.

Piyasadaki 14 ilaca denk şifalı bitki hangisi?

Zencefilin kuzeni, altın baharat zerdeçalın sağlığa inanılmaz faydalarının birbir (yeniden!) keşfedilmekte olduğunu söylemiştik.
5600‘ün üzerinde bilimsel çalışma, zerdeçalı ve “etken madde”lerinden yalnızca biri olan kurkumini çalışmış ve sonuç; 600 farklı sağlık sorununu önlediği ve hatta iyileştirdiği, birbirinden faydalı 175 farklı fizyolojik etkiye sahip olduğu görülmüş.
Çalışmalarda bu babaanne baharatının, ‘blockbuster’ denilen dünyanın en çok satan ilaçlarıyla kıyaslaması da yapılmış mı? Evet. Ne görülmüş? Baharat rafınızda öylece oturan zerdeçalın piyasadaki (en az) 14 ecza ürünü kadar iyi ve hatta bunlardan daha iyi çalıştığı…
Bu bilgileri bizlere ulaştıran Sarex concentrated firması koordinatörü Galip Altıntaş’a müteşekkiriz.. Sayesinde, bugün en çok muzdarip olduğumuz kronik hastalıkların gayet basit bir şekilde nasıl önlenebileceğini, nasıl tedavi edilebileceğini ve hatta bunlardan nasıl iyileşileceğini öğrenmiş olduk. İşte size bilmin zerdeçalla gayet rahat değiş tokuş edebileceğinizi söylediği ilaç ve ilaç sınıfları:

14 ilaç

1) Kolesterol için kullanılan Statin ilaçları.
Drugs in R & D adlı tıp dergisinde 2008’de yayımlanmış çalışmaya göre standart dozda alacağınız zerdeçal ekstresi kurkuminoidler, piyasadaki popüler kolesterol ilaçlarından Lipitor ( atorvastatin calcium) ve Crestor (rosuvastatin)’i tamamen gereksiz kılıyor. Çalışmayı yürüten bilimadamları, ateroskleroz (damar sertliği)’ne götüren kan damarı patolojisi diyebileceğimiz endotel tabakada işlev bozukluğundan muzdarip hastalarda zerdeçal ekstresinin, tip 2 diyabetlilerde enflamasyonu azaltmada ve oksidatif stresi gidermede en az bu ilaçlar kadar iyi çalıştığını görüyorlar. [Kurkumin ve ‘yüksek kolesterol’ üzerine yapılmış 8 çalışma özetine ulaşın.]
2) Kortikosteroid ilaçlar.
Her yıl milyonlarca kişinin artrit ve hatta kanserle ilişkili enflamasyon sorununu ortadan kaldırmak için steroid iğnelerine başvurduğunu görüyoruz. Oysa 1999 yılında Phytotherapy Research dergisinde yayımlanan bir çalışma, zerdeçalın baş antioksidanı ‘kurkumin’in enflamatuvar göz hastalıklarında steroid ilaçlar kadar iyi çalıştığını göstermiş. 2008’de Critical Care Medicine dergisinde yayımlanmış başka bir çalışma ise hayvan modelinde akciğer transplantasyonuna bağlı yaralanmaların önlenmesinde Dexamethasone adlı kortikosteroid ilaçtan daha etkili olduğu sonucuna varmış. Öncesinde, Cancer Letters dergisnde yayımlanmış 2003 yılından bir başka çalışmada da kurkumin, akciğer iskemi-reperfüzyon yaralanma modelinde de Dexamethasone’den daha etkili bulunmuş. [Kurkumin ve enflamasyon üzerine yapılmış diğer 52 çalışmaya ulaşın.]
3) Antidepresanlar.
Tek heceli hayret ünlemlerine başvurmanızı sağlayacak uzunlukta ve vahamette yan etki listesiyle piyasanın meşhur antidepresanları Prozac (fluoxetine) ve Tofranil (imipramine/melipramine) belirli bir kesim insanda depresyon belirtilerini daha da ağırlaştırabiliyor biliyoruz ki. Acta Poloniae Pharmaceutica dergisinde 2011’de yayımlanmış çalışma, hayvan modelinde kurkuminin depresif davranışta her iki ilaçtan daha fazla azalma sağladığını bulmuş. [Kurkumin ve depresyon üzerine yapılmış diğer 5 çalışmanın özetine ulaşın]
4) Kan incelticiler.
Kalp krizi veya inme riski taşıyanlar, vasküler trombozdan muzdarip veya anti-artrit tedavisi görmesi gerekenler… Kullanmak zorunda oldukları kan inceltici ilaç yerine belki de yalnızca zerdeçal yemeleri kafi geliyordur? Nereden mi ileri geliyor bu fikir? Arzneimittelforschung adlı dergide 1986’da yayımlanmış ancak belli ki tıp dünyasının radarından kaçmış bir çalışmadan bahsedelim. Araştırmacılar, tüm zamanların konvansiyel hekimler arasında en popüler kan inceltici ilacı Aspirin‘le karşılaştırıldığında zerdeçalın benzer anti-platelet (kanpulcuğu azaltıcı) ve prostasiklin modüle edici etkiye sahip olduğunu buluyor ve yukarıda saydığımız sağlık sorunlarında kullanımının faydalı olabileceğini söylüyorlar. [Kurkumin ve anti-platelet üzerine yapılmış diğer çalışmalara ulaşın.]
5) Antienflamatuvar (iltihap alıcı, önleyici) ilaçlar.
Oncogene dergisinde yayımlanmış 2004 yılına ait bir çalışma kurkuminin (ve resveratrolün!), kanser hücrelerine karşı antienflamatuvar ve antiprofileratif (çoğalmayı önleyici) etkide piyasadaki aspirin, ibuprofen [Advil, Brufen, Dolofin, Ibruphar, Motrin, Nuprin ve Nurofen adı altında karşımıza çıkabilir], sulindac [Clinoril], phenylbutazone, naproxen [Aleve, Naprosyn], indomethacin, diclofenac [Iodex UltraGel, Flector, Pennsaid, Solaraze, Arofenac ve Voltaren], dexamethasone, celecoxib ve tamoxifen‘e etkili birer alternatif olabileceklerini bulmuş. [Kurkumin ve anti-proliferatif etkisi üzerine yapılmış diğer 15 çalışmaya ulaşın.]
6) Kemoterapi ilaçları.
Kanser endüstrisine kalsa, tedavi için elimizde kemoterapi ilaçlarından başka çok bir seçenek yok. Oysa International Journal of Cancer dergisinden 2007 tarihli bir çalışma öyle demiyor. Kalınbağırsak kanseri tedavisinde kurkumin aynen Oxaliplatin (Eloxatin) kadar iyi sonuç veriyor. [Kurkumin ve kalınbağırsak kanseri üzeirne yapılmış 52 çalışmanın özetine ulaşın.]
7) Diyabet ilaçları.
Zerdeçal diyabet tedavisinde iddialı yarışmacılardan. Biochemistry and Biophysical Research Community dergisinde 2009’da yayımlanan bir çalışma dudak uçuklatıcı sonuçlar ortaya koymuş; zerdeçal glükoz alımında popüler diyabet ilacı Metformin‘den 500 ila 100,000 (yazıyla, yüz bin) kat daha iyi çalışıyor. Karaciğerde glükoz üretiminin baskılanma kabiliyetine baktığımızda, zerdeçalın yine piyasanın en gözde diyabet ilaçlarıyla başa baş gittiğini hatta daha iyi sonuç verdiğini görüyoruz.
Zerdeçal ve bileşenlerinin takdire şayan törapatik özelliklerinin ortaya konduğu bir başka alan da bir veya daha fazla ilaca direnç gösteren kanser türleriyle ilgili araştırmalar. GreenMedInfo sitesinde bu konularda doğal ve bütünleyici tedavi yöntemlerinin sıralandığı iki bölüm mevcut. Bu bölümlerde kemoterapi ve radyasyona dirençli kanser türlerine karşı etkisi gösterilmiş düzinelerce doğal maddeden bahsediliyor, ancak işe bakın ki zerdeçal her iki listede de başı çekiyor:
İlaca Dirençli Kanser Türleri
Birden Fazla İlaca Dirençli Kanser Türleri
Kurkuminin doğrudan hücre ölümünü sağladığını veya dirençli hücreleri konvansiyonel tedaviye yanıt verecek şekilde sensitize ettiğini gösteren 54 çalışma var literatürde.
Binlerce yıldır çeşitli kültürlerce hem gıda hem de ilaç niyetine kullanılmış, üzerinde en fazla araştırma yapılmış bitki olma ünvanına sahip zerdeçal (kurkumin)’ın karnesine bakıldığında bunun kanser tedavisinde bir ilaç alternatifi veya konvansiyel tedavilere adjuvan olarak kullanılabileceğine dair kuvvetli bir argüman geliştirilebilir diyor Sayer Ji.
Ve bizlere çok önemli bir de tavsiyesi var: Organik sertifikalı (ışınlanmadığından emin olduğunuz) zerdeçalı şimdiden azar azar yemeklerinize katın ki, ileride muazzam yüksek dozlar kullanmanızı gerektirecek ciddi hastalıklar kapınızı çalmasın diyor. Bugün maalesef ilaç sanayisinin modelini takip eden ‘nutrasötikleri’, yani kapsül haline getirilmiş doğal ürünleri kurtuluş olarak görenlerimize de bir uyarısı var; sağlık için ecza ürünü ilaç yerine bu defa da nutrasötiklerle kendinizi “ilaca vermek” yerine hedefiniz doğal ve düzgün beslenmek olsun diyor. Altın baharatla ilgili bu yazıya yakışacak altın değerinde bir öğütle kapatmış oluyoruz böylelikle bu bölümü.

BİTKİSEL DESTEK TEDAVİLERİ HAKKINDA UZMAN GÖRÜŞÜ ALMAK İÇİN
 http://www.naturadogal.com/iletisim/

Zerdeçal Ekstraktı’nın Kanseri Engellediği Kanıtlandı!!!

Prof.dr.İlker durak tarafından geliştirilen konsantre zerdeçal ekstresinin kanseri engellediği ispatlandı

Prof.dr.İlker durak tarafından geliştirilen konsantre zerdeçal ekstresinin kanseri engellediği ispatlandı

Uluslararası yayın yapan food and biomedicine tıp dergisinde yayınlanmış bu çalışmada;

 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PROF.DR. İLKER DURAK tarafından geliştirilen çift kademeli ORGANİK/İNORGANİK VE SUBKRİTİK CO2 Ekstraksiyon tekniği ile hazırlanmış  Curcumin miktarı yüksek organik ekstrakt ile zenginleştirilmiş, konsantre Zerdeçal ekstresi ile, Prof.dr.İlker durak, tıbbi biyokimya bilim uzmanı Dr. Zahide Esra Durak ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada, kanser metabolizmasının kilit enzimlerinden biri olan adenozin deaminazın kinetik özellikleri incelenmiş ve enzimin kinetik davranışı üzerine zerdeçal ekstresinin etkileri araştırılmıştır. Sonuçlar zerdeçal bileşenlerinin ADA enzimini non-kompetetif türde inhibe(engellediği) ettiğini göstermektedir. ADA enziminin zerdeçal tarafından bu şekilde inhibisyonunun, zerdeçalin anti kanser özelliklerine katkı sağlayan mekanizmalardan biri olabileceği belirtilmiştir.

Prof.Dr.İlker durak çalışma ile ilgili açıklamalarda bulundu;Kanser dünyadaki bütün insanlar için en büyük sağlık problemidir. Kemoterapi ve radyasyon terapisinin yan etkileri açıkça ortadadır. Bu terapiler bazı kanser türleri için başarılı sonuç vermemektedir.

Bu yüzden bilim adamları uzun süredir doğal tedavi yöntemleri aramaktadır. Kırsal kesimlerde bazı kanser türlerinin tedavisinde, çeşitli bitkilerin kullanıldığı ve olumlu sonuçların ortaya çıktığı belirlenmiştir. Bunun ardından bu konuda öncelikle bitkisel kaynaklı bileşikler değerlendirilmiştir. Aslında bitkilerin kanseri tedavi etmesi görüşünün uzun bir tarihi geçmişi vardır.

Zerdeçalın kanser önleyici ve tedavi edici özelliğinden dolayı yüzyıllar boyu geleneksel tedavide kullanılmıştır. Bu bitkiden özel bir yöntemle elde edilen ekstraktlar kanserli hücrelerin çoğalmasını ve yayılmasını engelleyebilmektedir. Zerdeçal, güvenilirliğinin yanı sıra koruyucu ve tedavi edici özelliğiyle kanser tedavisinde ideal bitkisel ajanlardan biri olmuştur.

Zerdeçalla ilgili olarak yapılan çok sayıdaki çalışmaya rağmen zerdeçalin anti kanser mekanizması üzerinde aydınlatıcı bilgiye ihtiyaç vardır. Ana aktif bileşen olan diferulolmetanın yanı sıra, zerdeçalda antikanser mekanizmasına katkı sağladığı düşünülen başka bileşenlerin olduğu bilinmektedir. Temel aktif maddenin kurkumin olduğu düşünülmesine rağmen, kurkumin tek başına zerdeçal kadar etkili olamamaktadır. Bu bakımdan zerdeçalın diğer bileşenlerinin de toplam biyolojik aktivite için önemli olduğu düşünülmektedir. Ancak, etki mekanizması ve bunda rol oynayan yapısal bileşenler tam olarak ortaya konulmadığı için, konunun değişik açılardan araştırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda ele alınması gereken bir konu zerdeçal bileşenlerinin kanser metabolizmasında etkili olduğu bilinen bazı anahtar enzimler üzerine etkilerinin belirlenmesidir. Bu enzimlerden biri adenozin deaminazdır.

BİTKİSEL DESTEK TEDAVİLERİ HAKKINDA UZMAN GÖRÜŞÜ ALMAK İÇİN
 http://www.naturadogal.com/iletisim/

Bitkisel Ürünlerde Kalite, Doğru Hammadde Formülasyonu ve Fonksiyonel Bileşen Standardizasyonu İle Sağlanır

Bitkisel ürünlerde standardizasyon

Unutulmamalıdır ki, doğal olan her zaman güvenli olan demek değildir. Paracelsus’un : ‘Tüm bileşikler zehirdir, zehir olmayan hiçbir madde yoktur. Zehirle ilacı ayırt eden, kullanılan dozdur’ ifadesi, bitkisel ürünler için de geçerlidir.

Bitkisel ürünlerin gönül rahatlığı içinde kullanılabilmesi için gerekli en önemli kriterler; kalite, etkinlik ve güvendir. Doğal ürünlerin çoğu saf olarak elde edilmez. İçerdikleri etken madde; bitkiyi toplama zamanına, bitkinin kullanılan kısmına, bitkinin yetişme ve depolama koşullarına göre değişir. Etken madde bir karışımdan diğerine önemli farklılık gösterir.

Doğal bitkisel/besinsel destek; insan sağlığı ile doğrudan ilişkili olduğu için son derece dikkatli davranılması gereken bir uzmanlık alanıdır. Bu konu ile ilgili olarak önemle üzerinde durulması gereken temel bir konu, kullanılan bitkisel ürünlerin kalite ve standardizasyonudur. Ürünlerin aynı etkiyi oluşturabilmesi ve fonksiyonel gücün devamı için yapısal bileşenlerin aynı oranlarda olması önemlidir. Yani ürün kalitesindeki temel kıstas;  yan etki oluşturmadan, tekrarlanabilirliği yüksek pozitif sonuçların elde edilmesidir. Bu da ancak aktif bileşen(ler)açısından standardize edilmiş ürünler ile mümkündür.  Bir bitkisel ürünün farmakolojik gücü, içeriğindeki fonksiyonel bileşenlerden kaynaklanır. Bu bakımdan bu bileşenlerin miktar ve fonksiyonlarını belirleyen analitik teknikler, bitkisel ürünlerin kalitesinin tespitindeki en önemli faktördür. Bunun yanı sıra ürün bileşenlerinin oluşturulmasında kullanılan bilimsel veriler de son derece önemlidir. Çünkü; ürünün vücuttaki biyoyararlılığı (bioavailability), onun mide barsak sistemindeki çözünebilirliği kadar bileşenler arasındaki etkileşmelerin pozitifliğine de bağlıdır.  Aksi durumda faydadan çok zarar oluşması da mümkündür. Çeşitli kuruluşlar standardize edilmediğinde son derece toksik olabilen ve bir o kadar da rağbet gören bitkilere belli standartlar getirmeye ve fitoterapiyi bir “ototerapi” (kendi kendine tedavi) olma şeklinden çıkarmaya çalışmışlardır.

Dünyada ve Türkiye’de bu sektördeki en önemli sorunlardan birisi, formülasyonların oluşturulmasındaki kalite kontrol profillerinin yetersiz olmasıdır. Bu gibi standardizasyon işlemlerinde sofistike tekniklerin gerekmesi, üreticilerin bu konudaki yetersizliği ve gerekli donanıma sahip olmayışları gibi sebepler yüzünden bilhassa ülkemizde kaliteli standardize ürünler piyasaya sürülememektedir. Bu konunun mutlak surette ciddiyetle ele alınması ve uygulamaların bu eksen üzerinde şekillenmesi gerektiğine inanıyoruz. Uygun olarak toplanmış ve elde edilmiş ham maddeler kullanılmadan önce etken madde miktarları açısından kromatografik ve spektrofotometrik yöntemlerle analiz edilerek standardize edilmeleri gerekmektedir.

Pek çok bitkisel ürünün içerikleri ve etkileri tam olarak bilinmemektedir. Bu bakımdan, bireylerin hangi sıklıkta ve miktarda etken madde aldıkları öngörülemediğinden, çoğu kez yetersiz veya aşırı miktarlarda ürün kullandıkları ve yetersiz etken madde içerikli ürünler ile tam olarak sonuç alamadıklarına şahit olmaktayız.

Bir Cevap Yazın

Zerdeçal Ekstraktı Kanser Üzerinde Etkileri ve Çalışmalar

Dünya genelinde bitkisel tedaviler çok sayıda çalışmada kullanılmış, özellikle bazı bitkilerin kanser ve birçok hastalıkta etkinliği üzerinde durulmuştur. Bunların başında hakkında en fazla çalışma yapılan zerdeçal ,üzüm çekirdeği ve zeytin yaprağı olmuştur.Peki neden bu bitkiler üzerinde bu kadar çalışma yapılmış ve halende yeni mucizevi etkileri araştırılmaktadır.Yapılan çalışmalarda zerdeçalın etken maddesi (curcumin) ,zeytin yaprağının etken maddesi (oleuropein),üzüm ve üzüm çekirdeğinde bulunan (Procyanidin ve Resveratrol) ön plana çıkmıştır. Dünya genelinde yapılmış çalışmalarda izole edilerek sadece bu etken maddelerle yapılmış çalışmalardan ziyade, bitkilerde bulunan diğer fito kimyasallarından tetikleyici unsur olduğu unutulmaması gereken bir faktördür. Takviye edici gıdalarda genelde toz formu, kapsül ve droglar ön planda olmuş,emilim ve işe yararlılık açısından tartışmalara neden olmuştur.Bu bakımdan son 10 yıldır ülkemizde ekstraksiyon teknikleri kullanılarak sıvı (likit ) ekstraktlar üzerinde durulmuş ve piyasaya arz edilmiştir. Sonuçlar drog ve kapsüllere oranla çok daha başarılıdır. Çünkü bitki çeşitli solventlerle (çözücü)  bir çözelti ya da süspansiyon içindeki organik maddeyi, çözen fakat çözelti ya da süspansiyondaki çözgen ile karışmayan bir başka organik çözgen yardımıyla ayırarak  ilgili bileşeni mümkün olduğunca yoğun bir şekilde elde etme tekniğidir.

Zerdeçalın Kansere Karşı Etkisi nin Araştırılması;

Tıbbi biyokimya bilim uzmanı Dr. Zahide Esra Durak ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada, kanser metabolizmasının kilit enzimlerinden biri olan adenozin deaminazın kinetik özellikleri incelenmiş ve enzimin kinetik davranışı üzerine zerdeçal ekstresinin etkileri araştırılmıştır. Sonuçlar zerdeçal turmeric bileşenlerinin ADA enzimini non-kompetetif türde inhibe ettiğini göstermektedir. ADA enziminin zerdeçal tarafından bu şekilde inhibisyonunun, zerdeçalin anti kanser özelliklerine katkı sağlayan mekanizmalardan biri olabileceği belirtilmiştir. Bu çalışmada; Zerdeçalla ilgili olarak yapılan çok sayıdaki çalışmaya rağmen zerdeçalın anti kanser mekanizması üzerinde aydınlatıcı bilgiye ihtiyaç vardır. Ana aktif bileşen olan diferulolmetanın yanı sıra, zerdeçalda antikanser mekanizmasına katkı sağladığı düşünülen başka bileşenlerin olduğu bilinmektedir. Temel aktif maddenin kurkumin olduğu düşünülmesine rağmen, kurkumin tek başına zerdeçal kadar etkili olamamaktadır .Bu bakımdan zerdeçalın diğer bileşenlerinin de toplam biyolojik aktivite için önemli olduğu düşünülmektedir. Ancak, etki mekanizması ve bunda rol oynayan yapısal bileşenler tam olarak ortaya konulmadığı için, konunun değişik açılardan araştırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Gelişmiş ekstraksiyon teknikleri Çukurova üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada; Bazı endemik bitkilerin yapraklarından su destilasyonu ve subkritik su ekstraksiyonu ile uçucu yağ elde edilmiştir. Bu iki yöntem kıyaslandığında genellikle subkritik su ekstraksiyonunun hem nitelik hem de nicelik olarak daha etkili bir yöntem olduğu saptanmıştır. Sub Kritik Su Ekstraksiyonu (SbKSE) Su yapısal özellikleri, yüksek hidrojen bağlı yapısı, molekül ağırlığından beklenmeyecek düzeyde yüksek kaynama noktasına sahip olusu, yüksek dielektrik sabiti ve polaritesi ile çok özel bir solventtir.SbKSE, yeni bir teknik olup basınç altında 100–374 °C sıcaklık değerleri arasındaki şartlarda çalışır. Sub kritik su, 100–374°C arasındaki sıcaklık aralığında,basınç altındaki sıvı su demektir. Ekstraksiyonu yapılacak maddenin maksimum verim ile elde edilmesi için basınç ve sıcaklıklar değiştirilerek optimum şartlar belirlenir. Kritik sıcaklık noktasına ulaşılmadan dahi ekstraksiyon verimi süperkritik akışkan veya çözücü ekstraksiyonu verimine eşdeğer bulunmuştur. Dolayısıyla subkritik su ile ekstraksiyon, süperkritik akışkan ekstraksiyonuna ve çözücü ekstraksiyonuna alternatif olarak gelişmeye başlamıştır. Sub kritik su kullanmanın birçok avantajlı yönleri vardır. Bunlardan; çevre dostu, çok ucuz, kolay bulunur olması, insan sağlığına zararlı olmaması,toksik olmaması ve organik atık bırakmaması gibi özellikler sayılabilir.

 Ankara Üniversitesi Tıp fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim üyesi PROF.DR. İLKER DURAK tarafından geliştirilen çift kademeli ORGANİK/İNORGANİK VE SUBKRİTİK CO2 Ekstraksiyon Teknikleri 

En etkili ekstrakt nasıl elde edilir?

Ankara üniversitesi biyokimya anabilim dalı öğretim üyesi prf.dr. ilker durak

Zerdeçal Ekstraktı, Zeytin Yaprağı Ekstraktı, Üzüm Çekirdeği Ekstraktı Nasıl Elde Edilir?

Bitkiler insanlığın var oluşundan beri hayatın vazgeçilmez temel kaynaklarından biridir. İlkçağlardan beri insanlar bitkileri çeşitli amaçlarla kullanmışlar, bitkileri tanımış ve tanıtmaya çalışmışlardır. Kullandığımız besinler genellikle bitkisel ve hayvansal kaynaklıdır. Bitkiler besin maddesi olarak kullanılmalarının yanı sıra koku verici ve tat verici olarak da kullanılmaktadırlar.

Bitkilerin tedavi amacıyla kullanılması ise ilk uygarlıklara kadar dayanır. Bitkilerden elde edilen ilk etken madde 1805’te Alman Kimyacı Serturme tarafından afyon bitkisinden izole edilen morfindir. Bunu 1820’de kınakınanın kabuklarından kinin, 1868’de yüksük otu (Digitalin) yapraklarından kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan digitalin ve 1890’da söğüt dalı kabuğundan asetil salisilik asidin izolasyonu takip etmiştir (Baytop,1984)

Daha sonraları doğal ilaçların sentetik türevleri sentezlenerek insanların hizmetine sunulmuştur. Bazı doğal ilaçların laboratuarda sentezi pahalı bir işlem olduğu için hala bitkisel droglardan elde edilmektedir. Morfin bunlardan biridir. Günümüzde eczanelerde satılan ilaçların birçoğu bitkisel kaynaklı ya da bitkisel kaynaklı bileşiklerin sentezlenmiş türevleridir. Sentetik olarak elde edilen ilaçların istenmeyen yan etkilerinin olması, insanları tekrar doğal kaynaklı ilaçları kullanmaya yönlendirmiştir. Bu amaçla yeni doğal ilaç ham maddeleri bulmak üzere bitkiler üzerinde yapılan araştırmalar gün geçtikçe artmaktadır. Romanya,Macaristan, Çin, Kore, Japonya ve Bulgaristan örneklerindeki gibi birçok ülkede bitkilerle tedavi bir devlet politikası halinde yürütülmektedir.

Ekstraksiyon işlemini geleneksel ve yeni metotlar olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. Sokselet ekstraksiyonu ve maserasyon işlemi geleneksel yöntemler arasında olup işlem süresi uzundur ve büyük miktarlarda çevreyi kirletici çözücüler kullanılmaktadır. Süperkritik sıvı ekstraksiyonu, mikrodalga ekstraksiyonu ise son yıllarda geliştirilen hızlı, etkin ve modern yöntemler arasındadır.

Günümüzde bitki ekstraktı yapan birkaç firma ülkemizde üretim yapmaktadır.Bunların çoğunluğu geleneksel metodla bitki ekstresi üretirken Türkiyede sadece natura doğal firması sarex marka organik estrakt ile zenginleştirilmiş Konsantre ürünlerde yeni metodlarla geleneksel metodları harmanlayabilmiştir.,Araştırmalar ve bilimsel verilere göre bazı bitkilerin etken madde açısından suda/subkritik ekstraksiyon yöntemi ile bazılarının ise organik/inorganik ekstraksiyon metodu ile açığa çıktığı,ve en en etkili formunu oluşturduğu kanıtlanmıştır. bilimsel makalelerde de yayınlanmış çalışmalar ışığında hazırlanmış, Dünyada ilk kez uygulanmış çift yönlü ekstraksiyon yöntemi ile üretilmiş,etken madde açısından en etkili standardize edilmiş doğal ekstrelerdir.

Çözücü Ekstraksiyonu (Solvent Extraction)
Geleneksel ekstraksiyon yöntemi olup bitki materyali, direkt olarak oda sıcaklığında çözücünün içerisine batırılabileceği gibi bir sokselet içerisinde organik çözücü ile kaynatılmaktadır. Endüstriyel çalışmalarda organik çözücü olarak hekzan ve etanol; analitik laboratuar çalışmalarında ise eter ve pentan-diklormetan kullanılmaktadır. Ekstraksiyon sonunda, organik çözücü destilasyon ile ortamdan uzaklaştırılarak geri kazanılmaktadır. Kalan yağsı kısım içerisinde ise uçucu bileşikler bulunmaktadır.Bu yöntemin buhar destilasyonuna göre avantajı, ekstraksiyon sırasında düşük sıcaklık kullanılmasıdır. Genellikle sıcaklık, sokselet cihazında 60oC’den az ve daldırma yönteminde ise 5–25 oC arasındadır. Düşük sıcaklık, elde edilen uçucu yağın buhar destilasyonuna göre daha doğal bir içerik oluşturmasını sağlamaktadır.

Çözücü ekstraksiyonunun iki dezavantajı vardır. Bunlardan birincisi ekstraksiyon sonrası yoğunlaştırma işlemi sırasında molekül ağırlığı düşük uçucu bileşiklerin kaybı ve artifakların oluşumu ikincisi ise ekstraksiyon sonrası geri kalan çözücüdür. Bu problem hem ekonomik açıdan hem de çevre kirliliği (toksit özellikleri) bakımından önemlidir. Saf ve kaliteli çözücüler pahalı ve büyük miktarlarda kullanıldığında maddi bir yük getirmektedir.

Organik Çözücü Ekstraksiyonu
Isıya hassas veya az miktarda bitkisel materyalde kullanılan bir yöntemdir.Taze bitki saf organik çözücülerle ekstrakte edilir. Bu işlem için bitki bir kabın içerisinde çözücüyle temas halinde bekletilir. Gerekirse taze çözücü ile işlem tekrarlanır. Bitkinin içindeki uçucu yağ çözücüye geçer. Düşük basınç altında çözücünün uzaklaştırılmasıyla konkret elde edilir. Uçucu yağların diğer uçucu olmayan bileşiklerden ayrılması için sıcak alkol kullanılır. Mumlar ve yağ asitleri alkolde çözünmediği için ayrılır. Daha sonra ikinci bir destilasyon ile alkol ayrıştırılır ve geriye uçucu yağ kalır. Konkretin sıcak alkolle ekstrakte edilmesiyle absolü elde edilir. Çözücü ekstraksiyonu bazı dezavantajlara sahiptir. Çözücünün kalıntıları ürünün içerisinde kalabilir ve yan etkilere neden olabilir. Diğer bir dezavantaj ise çözücünün istenen bileşikler yanında sabit yağları, mum, reçine ve pigmentleri çözmesidir.

Sub Kritik Su Ekstraksiyonu (SbKSE)
Su yapısal özellikleri, yüksek hidrojen bağlı yapısı, molekül ağırlığından beklenmeyecek düzeyde yüksek kaynama noktasına sahip olusu, yüksek dielektrik sabiti ve polaritesi ile çok özel bir solventtir. SbKSE, yeni bir teknik olup basınç altında 100–374 °C sıcaklık değerleri arasındaki şartlarda çalışır. Sub kritik su, 100–374°C arasındaki sıcaklık aralığında, basınç altındaki sıvı su demektir. Ekstraksiyonu yapılacak maddenin maksimum verim ile elde edilmesi için basınç ve sıcaklıklar değiştirilerek optimum şartlar belirlenir. Kritik sıcaklık noktasına ulaşılmadan dahi ekstraksiyon verimi süperkritik akışkan veya çözücü ekstraksiyonu verimine eşdeğer bulunmuştur. Dolayısıyla subkritik su ile ekstraksiyon, süperkritik akışkan ekstraksiyonuna ve çözücü ekstraksiyonuna alternatif olarak gelişmeye başlamıştır. Sub kritik su kullanmanın birçok avantajlı yönleri vardır. Bunlardan; çevre dostu, çok ucuz, kolay bulunur olması, toksik olmaması ve organik atık bırakmaması gibi özellikler sayılabilir.

Süper ısıtılmış su ile bitki materyallerinin ekstraksiyonu sonucunda elde edilen yağın terpen ve oksijenli bileşikleri oranı, su buharı destilasyonu ile karsılaştırıldığında fazla bulunmuş, bu yüzden de verimin iyi olduğu kabul edilmiştir.Bunun yanında yüksek sıcaklık ve basınç altında çözücü, bitki materyaline daha fazla nüfuz eder. Ayrıca su buharı destilasyonundan iki kat daha fazlası gerektirdiği halde,harcanan enerji daha azdır. Süper ısıtılmış su ayrıca; petrol ürünlerinden aromatik bileşiklerin ekstraksiyonunda, gıda maddelerinden yeni tatların elde edilmesinde,çevresel örneklerden ve yağlardan kirliliklerin ekstraksiyonunda da kullanım alanı bulmaktadır. Bu tekniğin, çevreci, ucuz olması nedeniyle kozmetik, gıda ve eczacılık endüstrisinde büyük gelişmelerin olması sağlanabilecektir. Bitki ekstraksiyonu için oldukça elverisli bir sistemdir.

Ülkemizde sadece bir firma tarafından sıvı ekstrakt üretiminde kullanılmakta olan bu teknik ile organik zerdeçal ekstraktı ile zenginleştirilmiş konsantre zerdeçal,organik zeytin yaprağı ekstraktı ile zenginleştirilmiş konsantre zeytin yaprağı,organik üzüm çekirdeği ekstraktı ile zenginleştirilmiş konsantre üzüm çekirdeği ekstreleri üretilmektedir.

Zerdeçal Ekstraktı ile Yapılmış Bilimsel Çalışma

Dr. Zahide Esra DURAK 

Gazi Üniversitesi Tıbbi Biyokimya Bilim Uzmanı, Ankara

Zerdeçal Ekstresinin Kanser Metabolizmasının Enzimi olan (Adenozin Deaminaz) Kinetik Davranışı Üzerine Etkisi

Uluslarası yayın yapan food and biomedicine yayınlanmış bu çalışmada; özel bir yöntem ile elde edilmiş Zerdeçal ekstraktı’nın,zerdeçal bileşenlerinin ADA enzimini non-kompetetif türde inhibe ettiğini göstermektedir

ÖZET

Bu çalışmada, kanser metabolizmasının kilit enzimlerinden biri olan adenozin deaminaz (ADA) sığır karaciğerinden izole edilerek kısmen saflaştırılmış, kinetik özellikleri incelenmiş ve enzimin kinetik davranışı üzerine zerdeçal ekstresinin etkileri araştırılmıştır. ADA enziminin inhibitörsüz şartlarda çizilen Michaelis Menten ve Lineweaver Burk grafiklerinde V max değeri absorbans olarak 0,8 (spasifik aktivite olarak 40 mIU/g protein), Km değeri 100 mM olarak tesbit edilmiştir. Zerdeçal ekstresinin iki farklı konsantrasyonunda çizilen Michaelis Menten ve Lineweaver Burk grafiklerinde ise her iki durum için Km değeri 100 mM olarak, V max değerleri ise % 10 zerdeçal konsantrasyonunda 0,5 (25 mIU/g protein), % 20 zerdeçal konsantrasyonunda ise 0,3 (15 mIU/g protein) olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar zerdeçal bileşenlerinin ADA enzimini non-kompetetif türde inhibe ettiğini göstermektedir. ADA enziminin zerdeçal tarafından bu şekilde inhibisyonu, zerdeçalin anti kanser özelliklerine katkı sağlayan mekanizmalardan biri olabilir.

Anahtar Kelimeler: Adenozine Deaminaz, Zerdeçal (Curcuma Longa), Kanser, İnhibisyon

. Kemoterapi ve radyasyon terapisinin yan etkileri açıkça ortadadır. Bu terapiler bazı kanser türleri için başarılı sonuç vermemektedir..Kanser dünyadaki bütün insanlar için en büyük sağlık problemidir. Bu yüzden bilim adamları uzun süredir doğal tedavi yöntemleri aramaktadır.Kırsal kesimlerde bazı kanser türlerinin tedavisinde, çeşitli bitkilerin kullanıldığı ve olumlu sonuçların ortaya çıktığı belirlenmiştir. Bunun ardından bu konuda öncelikle bitkisel kaynaklı bileşikler değerlendirilmiştir. Aslında bitkilerin kanseri tedavi etmesi görüşünün uzun bir tarihi geçmişi vardır .

Zerdeçalın kanser önleyici ve tedavi edici özelliğinden dolayı yüzyıllar boyu geleneksel tedavide kullanılmıştır . Bu bitkiden elde edilen ekstraklar kanserli hücrelerin çoğalmasını ve yayılmasını engelleyebilmektedir . Zerdeçal, güvenilirliğinin yanı sıra koruyucu ve tedavi edici özelliğiyle kanser tedavisinde ideal bitkisel ajanlardan biri olmuştur . Zerdeçalla ilgili olarak yapılan çok sayıdaki çalışmaya rağmen zerdeçalin anti kanser mekanizması üzerinde aydınlatıcı bilgiye ihtiyaç vardır. Ana aktif bileşen olan diferulolmetanın yanı sıra, zerdeçalda antikanser mekanizmasına katkı sağladığı düşünülen başka bileşenlerin olduğu bilinmektedir. Temel aktif maddenin kurkumin olduğu düşünülmesine rağmen, kurkumin tek başına zerdeçal kadar etkili olamamaktadır [8]. Bu bakımdan zerdeçalın diğer bileşenlerinin de toplam biyolojik aktivite için önemli olduğu düşünülmektedir. Ancak, etki mekanizması ve bunda rol oynayan yapısal bileşenler tam olarak ortaya konulmadığı için, konunun değişik açılardan araştırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda ele alınması gereken bir konu zerdeçal bileşenlerinin kanser metabolizmasında etkili olduğu bilinen bazı anahtar enzimler üzerine etkilerinin belirlenmesidir. Bu enzimlerden biri adenozin deaminazdır.

Adenozin deaminaz, hidrolazlar sınıfında bulunan bir enzimdir. Hidrolazlar C-O, C-N, C-C ve fosfo anhidrit bağını da içeren diğer bazı bağların hidrolotik olarak yıkılmasını katalizleyen enzimlerdir.

Adenozin deaminaz, spesifik olarak adenozin ve bazı diğer nükleozit analoglarını substrat olarak kullanır. Hayvan dokularında yaygın olarak bulunur. En yüksek aktivite intestinal mukoza ve dalakta bulunur. Buna karşılık iskelet kasında, deride ve kemikte daha az miktarda olmak üzere aktivite vardır. Enzim büyük ölçüde hücrenin stoplazmik fraksiyonunda bulunmasına karşılık, kısmen nükleusta da mevcuttur

Substrat spesifikliği, elde edildiği kaynaklara göre değişiklik gösterir. Aynı şekilde farklı organ ve dokulardan elde edilen enzim farklı optimal pH, elektroforotik mobilite ve substrat spesifikliği gösterir. Buna karşılık aynı organizmanın farklı dokularında aynı enzim mevcuttur . Serumdaki ADA aktivitesinin malin tümörlerde, viral hepatitte ve sirozda arttığı görülmüştür. Özellikle günümüzde serum ADA aktivitesi, akciğer kanseriyle akciğer tüberkülozunun ayırıcı teşhisinde kullanılmaktadır. Akciğer kanserinde serumdaki ADA aktivitesi anlamlı derecede değişiklik göstermemesine rağmen, tüberkülozda anlamlı derecede yükselme görülmektedir

Zerdeçal Ekstraktı Hangi Hastalıklarda Kullanılır? Curcumin Neden Bu Kadar Önemli ?

Dr.Ender Saraç Programında Doğal Yaşam Uzmanı Galip Altıntaş ve Fitoterapi Uzmanı Çinara Altıntaş Zerdeçalın Faydalarını Anlatıyor.

Dr.Ender Saraç Programında Doğal Yaşam Uzmanı Galip Altıntaş ve Fitoterapi Uzmanı Çinara Altıntaş Zerdeçalın Faydalarını Anlatıyor.

Zerdeçal son yıllarda hakkında en çok araştırma yapılan bir bitkidir. Zerdeçal (Curcuma longa), zencefilgiller (Zingiberaceae) familyasından sarı çiçekli, büyük yapraklı, çok yıllık otsu bir bitki cinsidir.Hint safranı olarak da bilinir. Anavatanı Güney Asya’dır. Diğer isimleri zerdeçöp , safran kökü, sarıboya, zerdeçav, hint safranıdır. Başta Pakistan, Hindistan, Çin ve Bangladeş olmak üzere Asya’nın tropik bölgelerinde yetişir. Bitkinin toprak altındaki ana kökleri yumurta veya armut seklindedir. Yan kökleri ise parmak şeklindedir. Rizomların üst yüzü sarımsı, iç yüzü ise sarı renklidir. Acımsı bir tadı vardır.

Dünya genelinde 4000 yıldır kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlı dönemi de dahil olmak üzere dünyada kullanımı hep baharat olarak kalmıştır. Uzakdoğu başta olmak üzere çok önemli hastalıklara çare olabildiği bilinmekte ve tedavilerinde kullanılmaktadır. Fakat bu bitki kökünün geliştirilememesinin nedeni toz formunun dışında asla işlenemeyişi olmuştur. Osmanlı kayıtları dahil mucizevi özellikleri geçmiş literatürlere yansımamıştır. Doğadaki hemen hemen tüm bitkilerin çayı, tentürü, ekstraktı yapılabilirken zerdeçalda bu işlem mümkün olamamıştır. 1900’lü yılların başlarında Avrupalı bir bilim adamı zerdeçalın etken maddesi curcuminin keşfini yaptıktan sonra, son 20 yılda teknolojik araştırmalar neticesinde geç de olsa keşfedilmiş ve yoğun klinik araştırmalar başlatılmıştır

ZERDEÇAL EKSTRAKTI ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİR?

Dünya genelinde yapılmış  çalışmaların çoğunda,zerdeçalın etken maddesi ile yani curcumin ile yapılmış çalışmalardır.Ancak curcumin tek başına izole edilerek kullanıldığında kimyasal bir madde yani ilaç olur.Gıda olarak izole etmeden tüketildiğinde ise emilim açısından yeterli  etken madde elde edilemez.
 
Kanser gibi ciddi durumlarda kullanılabilecek, curcumin dahil,diğer etken maddeler ve fenolik içerik açısından,etkili form ekstraksiyon yöntemi ile elde edilir.Yukarıda açıklandığı gibi ekstrakt elde etmenin pek çok yolu vardır.Bu bakımdan hastalıklarda kullanılmak üzere profesyonel ürünlere itibar edilmeli ve mutlaka alınan yer ciddi anlamda sorgulanmalıdır.Her sektörde olduğu gibi bitkisel sektördede,istismara uğrayabimek mümkündür.Mutlaka seçmiş olduğumuz ürün hakkında ispata dayalı veriler ve bilimsel çalışmalar sorgulanmalıdır.
 
Örneğin;gazete haberlerinde yeni bir buluşmuş gibi,para karşılığı çıkarılmış ispatsız,mesnetsiz açıklamalara değil daha gerçekçi yaklaşımlara itibar edilmeli.Zerdeçalın yapılmış çalışmalarda etkili olduğu zaten kaçınılmaz sonuçtur ve bir gerçektir.Ancak genel bir çalışmayı bir ürüne mal etmek sanki çalışmada bu ürün kullanılmış gibi ifadeler kullanmak,istismar dan başka birşey değildir..Tabii olarak araştırmak sizi en doğru sonuca ulaştıracaktır.Genel olarak zerdeçalı her tür tüketmek faydalı.Özellikle kanser ve birçok rahatsızlıktan korunmak adına,çay şeklinde toz şeklinde,salatalarda yemeklerde doğal hali ile kullanmak hem daha ucuza,hemde sürekli kullanıldığında daha faydalı olacaktır.
aylin nazlı
 
ZERDEÇALIN FAYDALARI ZERDEÇAL HANGİ KANSER TÜRLERİNDE ETKİLİ?

 

Uluslararası yayın yapan FOOD AND BIOMEDICINE Tıp Dergisinde yayınlanmış bu çalışmada;

 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PROF.DR. İLKER DURAK tarafından geliştirilen çift kademeli ORGANİK/İNORGANİK VE SUBKRİTİK CO2 Ekstraksiyon tekniği ile hazırlanmış  Curcumin miktarı yüksek organik ekstrakt ile zenginleştirilmiş, konsantre Zerdeçal ekstresi ile, Prof.dr.İlker durak, tıbbi biyokimya bilim uzmanı Dr. Zahide Esra Durak ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada, kanser metabolizmasının kilit enzimlerinden biri olan adenozin deaminazın kinetik özellikleri incelenmiş ve enzimin kinetik davranışı üzerine zerdeçal ekstresinin etkileri araştırılmıştır. Sonuçlar zerdeçal bileşenlerinin ADA enzimini non-kompetetif türde inhibe(engellediği) ettiğini göstermektedir. ADA enziminin zerdeçal tarafından bu şekilde inhibisyonunun, zerdeçalin anti kanser özelliklerine katkı sağlayan mekanizmalardan biri olabileceği belirtilmiştir.

Özellikle çağımızın vebası kanserin her türünde etkinliği tartışılmaz olan zerdeçal, P53 ya da diğer adıyla tümör protein 53 (TP53), hücre döngüsünü düzenleyen bir transkripsiyon faktörüdür. Birçok organizmada kanseri baskılamak için önemli bir proteindir. Karaciğer hastalıkları,enfeksiyon hastalıkları,akciğer hastalıkları,iskelet ve kemik bozuklukları,nerodejeneratif bozukluklar ve enflemasyon hastalıklarında mutlaka kullanılması gereken bir etken maddedir.
 
ZERDEÇALIN YAN ETKİLERİ
Safra kesesi taşı olanların,kalp ilacı kullananların doktorlarına danışarak kullanması önerilir.Yapılmış çalışmalarda fazla miktarlarda dahi kullanılsa hiç bir toksitesi olmayan zerdeçalın rastlanmış bir yan etkisi tespit edilmemiştir.
ceylan
 feyzioğlu
BİTKİSEL DESTEK TEDAVİLERİ HAKKINDA UZMAN GÖRÜŞÜ ALMAK İÇİN
 http://www.naturadogal.com/iletisim/